top of page

TÜRK MUSİKİSİ ÇALGILARI

SANTUR

santur.jpg

Hazırlayan : Dr. Ümit MUTLU

Bu saz Tevrat’ta “Psanterin “ olarak geçer. Büyük ihtimalle Santur sözcüğü bundan türemiştir. İbranilerin çalgısı olup 11 ci yüzyıldan sonra Avrupa’ya yayılmıştır.Mısır’da ikişer çelik telli, İran’da ise dörder adet pirinç telli olarak kullanılmaktadır.

Eski Türk sazlarından nüzhenin (1) gelişmiş şeklidir. Geometrik olarak ikizkenar yamuk şeklindedir. Telleri önceleri ibrişimdendi. Sonraları madeni ve sarma tel kullanılmıştır. Eski Türk  ve İran santurlarında sarı pirinç tel kullanılır. Avrupa santurlarında genellikle çelik ve çelik üzerine  gümüş sarma teller kullanılmaktadır. Her bir sazın yapısına göre kullanılan bu tellerin tınıları farklıdır. Santur masa üzerinde veya bir sehpa üzerinde çalındığı gibi piano gibi bacaklı şekilleri de vardır. Uçlarına keçe veya ince tülbent sarılan ince iki sopacık ile çalınır. Bunlara eskiden olduğu gibi “Zahme” veya “mızrab”’da denir.İranlılar mızraba bir şey sarmadan çalarlar.

Zahme-Mızrap

Bugün Santur Amerika’da (Hammered Dulcimer), Çin’de (Yangtjin),İsviçre,Almanya ve Avusturya’da (Hackbrett), Fransa’da (Tympanon), Macaristan’da (Cimbalom), İrlanda’da (Tiompan), Yunanistan’da (Santuri), Türkiye ve İran’da (Santur), Romanya’da (Timbal) ve Hindistan’da (Santoor) gibi adlarla kullanılmaktadır.

Evliya Ağa’nın “ Tefhim ül Makamat fi Tevhid ül Nağamat” isimli eserinde santur resmi vardır.17.yy.da Türkiye’de bulunmuş Meninski’nin anılarında adı geçiyorsa da çağdaşları Evliya Çelebi ve Katip Çelebi’de  Türk çalgıları arasında yer almazlar.19.yüzyıl sonu ile 20.yüzyıl başında İstanbul’da iki çeşit santur kullanılmıştır

1) Alafranga Santur : Daha çok  1900 lü yıllarda musevilerden meydana gelmiş saz takımlarında görülen  ve “ Hamaili Santur” denilen santur olup beşer beşer dizilmiş 160 teli bulunur. Yani 32 seslidir. Türklerinde kullandığı bu Santur bazı değişikliklere uğramıştır. Ses sayısı azaltılarak  24 sese yani herbiri beşerden 105 tele indirilmiş ve eşiklerin yerleri değiştirilmiştir. Türkler eskidenberi santurlarında pirinç tel kullanmışlardır.  Tellerin bazıları (1. Ve 3. Teller) eşikler aracılığıyla üçe bölünerek iki ses verir duruma getirilmiştir. Normalde iki eşiğin ortaları kullanılarak kenarda kalan bölümler kullanılmazlar.

 

Hamaili santur krokisi

Bu çeşit Santuru, I.Abdülmecid (1839-1860) zamanında Muzıka-yı Hümayûn’dan Hilmi Bey Romen çalgıcılarda görmüş ve çalımını öğrenerek değişiklikler yapmış, ismine de “Alafranga Santur” demiştir. Bu çalgı düzeni Türk Müziğinin bütün seslerini veremediğinden klasik topluluklarda kullanılamamaktaydı. II.Dünya Savaşı sıralarında sarı tel bulunmasında   çekilen güçlük nedeniyle çelik tel denenmiş ancak çok sert ses verdiğinden tutulmamıştır.

2) Alaturka Santur : Ses genliği bir tam aralık  azalmıştır. (2 sekizli ve 1 küçük üçlü) . Akordu Türk Müziğinin bazı seslerini çıkarabilecek duruma gelmiştir. Örneğin : Si-Do ile Fa diyez-Sol arasında ayrıca bir ses bulunmaktadır. Tam aralıkların arasında yarım ses vardır. Bu yarım sesi tek tel verdiğinden çalıcı bu tek teli makamın gereğine göre yeniden ayarlıyordu. Bu Santurda öbürünün aksine Segâh sesi bulunuyordu (R.Yekta:La Musique-madde). Teller çift ve tek sıra sayılı olmak üzere eşikler aracılığıyla iki diziye ayrılmıştır.Çift sıra sayılılar, düz sesleri, tek sıra sayılılar tam aralığın yarısındaki sesleri gösterirler.(Segâh ve Çargah arasında Buselik, Acem ileGerdaniye arasında 1 koma Fa diyez= Dik Acemaşiran sesleri vardır). Başka komalı sesler yoktur. Anlaşıldığı üzere Türk Müziğinin tüm seslerini çıkartacak kapasitede değildir. 

                       

Santuri Ziya Santur’un krokisi

(Romen-Macar Santurlarından değiştirilerek Hilmi, İsmet ve Ethem beyler tarafından kullanılan şekli)

Aşağıda her iki santurun kıyaslaması görülmektedir:

 

Tel  adedi

 Perde adedi

Seda adedi

Hamaili Santur

160 

12 

32

Ziya Santur’un geliştirdiği Santur  

95 

19 

28

 Yukarıda bahsettiğimiz Hilmi Bey’in talebesi Türk Müziğinin ünlü bestekârı ve Santurîsi Ethem Bey’dir (1855-1926). Ethem Ef. Türk müziğinde bilinen en güçlü Santur icracısı ve bestecidir. Enderun’da yetişti. Muallim Şefik Bey’in öğrencisi oldu. 1871 de Tophane’de bir meşkhane açarak öğrenciler yetiştirdi. 1908 de Darülmusiki-i Osmanî’de dersler vermeye başladı.400 civarında eser besteledi. 

Hint Santuru

Santurî Ethem Beyden santur dersi alan Ziya Santur(1862-1952), bu sazda bir takım değişiklikler yapmış ve 1914 de ilk Santur metodunu yazmıştır.Bu metodu 1947 de tekrar elden geçirerek neşretmeye çalışan Ziya Santur, birçok defalar orijinallerinin kaybolması nedeniyle metodunun bas ıldığını göremeden 1952 de vefat etmiştir.Ziya Santur, o zamana kadar kucakta çalınan Santura sehpa yapmış ve saza 6 adet ses eklemiştir. Ziya Santur’un talebeleri arasında Cevdet Kozanoğlu, Hüsnü Tüzüner, Zühtü Bardakoğlu, Mustafa Sunar, Osman Güvenir ve Vecdi Seyhun bulunmaktadır.Yapılan tüm değişikliklere rağmen santur Türk Müziğinin bütün seslerini vermekte yetersiz kalmış bir kısım amatör çalıcılar dışında bu sazı yaşatacak profesyoneller yetişmemiştir.

Ziya Santur, hocası Ethem beyle ilgili anısını ve santurun kullanımı hakkında şunları anlatıyor :

            -“ Bir mecliste Hüzzam faslı icra edilirken ara taksimini zorla Ethem beye verirler.Bugünkü kadar (1948) tekamül etmemiş olan eksik perdeli santur icrasında müşkül duruma düşen Ethem beybir hayli ter dökmekle beraber hemen hüzzam makamından atlayıp şed yollarla bulduğu motiflerle cidden üstadane bir taksim yaparak hüzzamda karar verir.

Sehpalı İran Santuru

Bugün Santur layık bulunduğu derecede rağbete kavuşmuş bir saz değildir. Anadolu’da kullanıldığı halde İstanbul’daki musikiciler tarafından ihmal edilmesi şayan-ı teessüftür.Elli sene evvel (1900) saz takımlarında tanbur ve ud hiç görülmezdi.Saz takımları ekseriyetle keman,kanun ve santur’dan mürekkepti.Kemençe ve lavta nadiren görülürdü.Bu şartlar içinde günün birinde büsbütün ortadan kalkmasından endişelenmemek mümkün değildir.Bu sazın ortadan kaybolmasına bizzat eski santurîlerin kendileri sebeb olmuşlardır.Bu san’atçılar sazlarının Mansur ve Şah’tan pest akord kabul edemiyeceği fikrine saplanarak sazlarını daha pest akord etmemekte ısrar ederlerdi. Halbuki bu akordlarla okumak pek güç olduğu ve geçimleri için gece-gündüz çalışmak zorunda olan okuyucular devamlı yüksek akordla okumaya tahammül edemiyecekleri için, santur çalan hevesliler bir  küme faslına dahil olmak zevkinden mahrum kalmaktaydılar. İşte bu sebebten rağbetten düşerek yerini pest akorda çok elverişli olan Ud’a terkederek kadro harici kalmışlardır.”

Santur’un Türk müziğine uyumu o kadar kolay olmamıştır. Ziya Santur büyük bir özveri ile bu sazın gelişmesi için çaba göstermiştir. Buna rağmen bu sazın geleceği konusundaki endişelerini şu sözleri ile belirtmiştir :

“ Santur’un  fasıldaki yeri fevkalade mühimdir. Fakat maalesef buna rağmen santur layık bulunduğu derecede rağbete kavuşmuş bir saz değildir. Bugün santur çalanlar benim yetiştirdiğim mahdut talebeden ibarettir. Radyomuzda çalan  bir tek santurimiz (Zühtü Bardakoğlu) müstesna, talebemin hepsi piyasaya çıkmayan kimselerdir. Bu itibarla, bu şartlar içinde santurun günün birinde büsbütün ortadan kalkmasından endişelenmemek mümkün değildir. “

Ayaklı Macar Santuru (Cimbalom)

-Gerek Yunan ve gerekse Romen santurlarında tellerin, köprülerin sağ ve sollarında kalan kısımlarıda çalınmaktadır. Örneğin 7 No.lu DO perdesinin köprünün sağ tarafında kalan kısmı FA sesini verecek şekilde köprü yerleştirilmiştir. Diğer seslerde aynı şekilde kullanılmaktadır. Bu çeşit sıralama santurun Türk musikisi icrasında büyük güçlükler ortaya çıkarmaktadır. 1950 lilerde vefat etmiş olan Ziya Santur'un metodunda açıkladığı akord düzeni bu şekildedir ve santurun Türk müziğinde kullanım alanını daraltmıştır.

- Alman, Macar ,Avusturya ülkeleri santurlarında ise kromatik düzen uygulanmıştır. Bu düzen Türk müziği uygulamasına daha uygundur. Bilhassa kanundaki gibi mandallama yapıldığında  kullanım kolaylığı ve  makamlara hakimiyet bu enstrümanı müziğimize kazandırmaktadır. Ayrıca aşağıdaki açıklamalarda göreceğiniz gibi bu kromatik akord düzeni çeşitli çeşnilerin ardarda kullanımı sırasında mandallara ihtiyacı minimuma indirmektedir. Mandallar, transpoze çalışlarda önem kazanmaktadır.


GELİŞTİRİLMİŞ TÜRK SANTURU

1960 yılında başladığım İst. Bl.Konservatuarı yıllarında takip ettiğimiz İcra Heyeti konserlerinde  merhum santuri Hüsnü Tüzüner’i dinleyerek santura ilgi duymaya başladım. 1967 yılında istanbul Radyosunda kanun san’atçısı olarak görev yaparken, İran’dan getirttiğim bir santur üzerinde yaptığım çalışmada Türk müziğine uyumsuzluğu nedeniyle birtakım değişiklikler yapma fikri oluştu :

 Bu değişiklikler şunlardır :

1)  Diyatonik ses düzenini kromatik olarak değiştirdim.

2) Çapraz olarak takılmış teller iki eşik üzerine oturuyordu. Sol eşikler üzerinde yer alan telleri kanun düzeninde , sağ eşik üzerindeki telleri ise bunların yarım sesleri olarak akord ettim. Diğer bir  anlatışla sağ eşik üzerindeki teller piyanonun siyah tuşlarının görevini yapacak şekilde akorda çekildi. Bu şekilde tam ve yarım seslerin santur üzerinde görülebilir durumda olmalarının verdiği imkãnla süratli olarak kromatik çalış mümkün oldu.

1) Santur’u pestte ve tizde genişleterek ses kapasitesini  2,5 oktava çıkarttım.

2) Kaba Yegâh’tan  Rast’a kadar olan tellerde bronz , tiz tarafa doğru ise değişen kalınlıklarda çelik gitar telleri kullandım.

3) Santur’da en büyük icra güçlüğü Hüzzam, Uşşak, Saba gibi birçok makamın seslerini eelde etmekte idi. Bunu ortadan kaldırmak için kanunda olduğu gibi bızgı tahtasından sonra her iki eşik taraflarında birer mandal tahtası ve üzerlerine kanunun mandal düzenini tatbik ederek  çıkan seslerin makamlara uygunluğunu sağladım.

 

                                                                        Geliştirilmiş Türk Santuru krokisi

  

Doç.Dr.Oktay  Özkazanç  yapımı  Geliştirilmiş  mandallı Türk Santuru

 Santur’un diğer bir akord variyasyonu da kullanılabilir :  

- Sol eşik üzerindeki teller kanun düzeninde akord edilir.

- Sağ eşik üzerindeki telleri ise soldakinden  bir oktav pest akord edilir.

- Şekilde de görüleceği gibi bir sesin tizi ve pesti sağ ve sol eşikler üzerinde aynı hizaya gelir. Bu nedenle kanunun  sağ ve sol ellerle birer oktav farklı çalındığında çıkan ses efekti burada elde edilmiş olur. Bu pest sesler için Avrupa santurlarında kullanılan  çelik üzerine gümüş sarma teller kullanılır. Tellerin temininin güçlüğü nedeniyle bu akord düzeninden  vazgeçerek  yukarıda belittiğimiz kromatik düzene geçtim. Bu akord düzeni virtüoziteye daha elverişlidir.

Santurda tını çok parlak ve rezonansının  fazla olması nedeniyle ses karışımı fazladır.Bu yüzden santurun çok hızlı çalınmaması gerekir.Romen ve Macar cimbalomlarında ( Santurun büyüğü ) seslerin tınısı çok parlak olmadığından sesler birbirine karışmaz ve hızlı çalmak mümkün olur. Yukarıdaki nedenle Santur’a aynı Cimbalomlarda olduğu gibi sağ ve sol teller üzerine gelecek şekilde, piyanodaki tarzda pedalla kullanılan susturucular ilave edilebilir.

Bilinen Santur çalıcıları :

  • -Santuri İzak  (19.yy.ikinci yarısı)

  • -Miralay Santuri Hilmi Bey ( Zeki Üngör’ün babası, Ethem beyin öğreticisi)

  • -Santuri Hasib (19.yy.da Enderun’da iki santur çalıcısından biri.Diğeri Santuri Hilmi Bey)

  • -Santuri Samatyalı Takvor (19.yy.Mısırlı)

  • -Santuri Ethem Bey ((19.yy-20.yy.başları)

  • -Santuri Nebile Nazım Hanım (Darüttalim-I Musiki üyesi-1912-1932)

  • -Santuri Ziya Santur (1869-1952)

  • -Santuri Zühtü Bardakoğlu (1904-1973)

  • -Santuri Hüsnü Tüzüner (1904-1973)

  • -Santuri Cezmi Bey (Üsküdar Musiki Cemiyeti kurucusu-1944)

  • -Santuri Dr.Hasan Yusuf Başkan(1946 da kurulan İzmir Musiki Cemiyeti ilk denetçisi)

  • -Santuri  Sadun Eren

  • -Santuri Dr.Ümit Mutlu (1939-….. )

www.turkmusikisi.com sitesinden alınmıştır

bottom of page