top of page

TÜRK MUSÄ°KÄ°SÄ° ÇALGILARI

TÜRK MUSÄ°KÄ°SÄ° ÇALGILARI

kanun.png
keman
ney.jpg
tanbur.jpg
lavta.jpg
kemence.jpg
rebab.jpg
santur.jpg
kudüm.jpg
def.jpg
zil.jpg

Müzikte çalgı1, istisnâi birkaç form dışında, Ses MüziÄŸinin vazgeçilmez eÅŸlik unsuru ve baÅŸlıbaşına bir Müzik türü olarak çifte fonksiyona sahiptir .Türklerin Hun'lardanberi her iki fonksiyonuyla da kullandıkları mûsikî aletleri, Ä°slamiyetten sonra bir din adamlarınınetkisiyle Mehterhâne, Enderûn ve sazın serbest oldugu tekkelerle ÅŸuurlu din adamlarının koruması sayesinde kurtulabilmiÅŸtir.2
Osmarılı mûsikîsi formları ile çalgıları arasında, çaÄŸlara göre eskilerinin gözden düÅŸüp yenilerinin moda olması ÅŸeklinde bir kader birliÄŸi görülür .Osmanlı klâsik ve halk mûsikîsinde kullanılan bütün telli/saplı çalgıların atası olan Kopuz'un ömrü 18.yy'a kadar devam edebilmiÅŸ, 10 ila 16. yy. arası çok revaçta olan Ud yerini --l9.yy. sonunda yeniden almak üzere-- 1 7 .YY .dan itibaren Tanbur'a bırakmış, tarihi Türk harpi Çeng'le, Türk pan flütü Miskal 19.yy, Santur ise 20. yy .da artık kullanılmaz olmuÅŸlardır .Önce viola d'amore  ÅŸeklinde Sinekemanı adı ile Batıdan gelen Keman, daha sonra Viyola, Viyolonsel ve Kontrbas ile, önceleri Köçekçe ve TavÅŸanca adı verilen saray rakslarının eÅŸlik sazı olan Kemençe ve Lavta 20. yy.da klasik mûsikîye de girmiÅŸ; Kaşık'la Zilli  MaÅŸa'nın halk oyunlarında yaÅŸamasına mukabil, Çalpara da denen Çengi ÇubuÄŸu, Köçekçe ve TavÅŸanca'larla3 birlikte tarihe karışmıştır. Osmanlı mûsikîsinde kullanılmış olan çalgıların sayısı da, çeÅŸitli çalgıların kaynaklarına göre deÄŸiÅŸiklik -daha doÄŸrusu artış- göstermiÅŸtir: II. Murad çağı yazan Åžükrullah sadece 9. Lâdikli 18, Kâtib Çelebi 19 çalgılık liste verirlerken, yazarlığı yanında çok iyi bir Müzisyen olan Evliya Çelebi, çoÄŸunun tarifini de verdiÄŸi 76 çalgı adı zikretmiÅŸtir.4
Mûsikî aletleri bilimi demek olan Organoloji'de çalgılar,hangi Müzik söz konusu olursa olsun, bu sanatın insanla birlikte doÄŸuÅŸundan bu yana geçirdiÄŸi merhaleler gözönüne alınarak, vurmalı çalgılar, nefesli çalgılar ve telli çalgılar sırası içinde incelenmektedir .'Ritm sazlar'da denen vurmalılar, kendi aralarında ayrıca: tahtalar, zilliler ve derililer olarak üçe ayrılmakta: nefesli ve telli çalgılar -ritm çalgılarına paralel- 'melodi çalgıları' adını almakta, nefesliler 'dilli' ve 'dilsiz', telliler de 'mızraplı' ve 'yaylı' alt baÅŸlıklarına göre sınıflandırılmaktadır .Bir baÅŸka tasnif ÅŸekli de çalgıları yine vurmalı-nefesli-telli düzeni içinde bu defa kullanılış alanlarına (fonksiyonlarına) göre gruplamaktır: Askeri Müzik çalgıları, Dînî Müzik çalgıları, Halk MüziÄŸi çalgıları, Klâsik Müzik çalgıları ve EÄŸlence MüziÄŸi çalgıları. Biz burada. Osmanlı mûsikîsinin çeÅŸitli türlerinde kullanılan çalgıları, kullanılma alanlarını birleÅŸtirerek, vurmalı-nefesli-telli (mızraplı-yaylı) sırasına göre toplu olarak sınıflandıracağız .

A. Vurmalı Sazlar

1) Tahtalar

Çevgân 

(Askeri Müzik)

Kaşık

(Halk Oyunları)

Çalpara veya Çengi ÇubuÄŸu

(Köçekçe ve TavÅŸanca'larda)

2) Zilliler

Zil (Halile)(Tekke MüziÄŸi)

Mehter Zili(Askeri Müzik)

Hitit Sistrumu(Askeri Müzik.)

Zilli Maşa(Halk oyunları)

Parmak Zili(Eski ve yeni Raks MüziÄŸi)

3) Derililer

KösAskeri Müzik

DavulAskeri ve Halk MüziÄŸi

NakkareAskeri Müzik

KudümTasavvuf ve Klâsik Müzik

Dâire5Klâsik Müzik

DefFasıl MüziÄŸi

Bendir6Tasavvuf MüziÄŸi

NevbeTasavvuf MüziÄŸi

Darbuka7Oyun havaları

4) Fırınlanmışlar 

Cam BardaklarOyun MüziÄŸi

KâselerOyun MüziÄŸi

FincanlarOyun MüziÄŸi

B.Nefesli Sazlar

1) Dilliler

ZurnaAskeri ve Halk MüziÄŸi

MeyHalk MüziÄŸi

KavalHalk MüziÄŸi

TulumHalk MüziÄŸi

SipsiHalk MüziÄŸi

ÇifteHalk MüziÄŸi

ArÄŸulHalk MüziÄŸi

DüdükHalk MüziÄŸi

2) Dilsizler

NefirAskeri Müzik

KavalHalk MüziÄŸi

NeyKlâsik ve Tasavvuf MüziÄŸi

GiriftKlâsik Müzik

MiskalKlâsik Müzik

PîÅŸeKlâsik Müzik

MûKlâsik Müzik

Kara kamışKlâsik Müzik

KomuzOyun MüziÄŸi

GarmonMızıka ve Oyun MüziÄŸi

Hokkabaz BorusuEÄŸlence MüziÄŸi

MizmarKlâsik Müzik

C. Telli Sazlar 

1) Yaylılar

IklığHalk MüziÄŸi

Sînekeman8Klâsik Müzik

KemanKlâsik Müzik

RebabTasavvuf MüziÄŸi

Klâsik KemençeKlâsik Müzik

Karadeniz KemençesiHalk MüziÄŸi

AÄŸaç KemaneHalk MüziÄŸi

Yaylı TanburKlâsik Müzik

Kabak KemaneHalk MüziÄŸi

2)Mızraplılar

KopuzAskeri ve Halk MüziÄŸi

Kolca KopuzHalk MüziÄŸi

LâvtaOyun MüziÄŸi

Çeng ( Mugni)Klasik Müzik

TanburKlasik Müzik

UdKlâsik ve halk MüziÄŸi

KanunKlâsik ve halk MüziÄŸi

SanturKlâsik Müzik

Saz Ailesi

CuraHalk MüziÄŸi

Cura-BaÄŸlamaHalk MüziÄŸi

BaÄŸlamaHalk MüziÄŸi

TanburaHalk MüziÄŸi

Dîvan (Meydan) sazı

Halk MüziÄŸi

Tar Ailesi 

DombraHalk MüziÄŸi

DotarHalk MüziÄŸi

SetarHalk MüziÄŸi

Asya Türkleri MüziÄŸi Çalgıları 

Balaban (MEY)Halk MüziÄŸi

GubuzHalk MüziÄŸi

KorayHalk MüziÄŸi

SıbızgıHalk MüziÄŸi

MazharHalk MüziÄŸi

GıçekHalk MüziÄŸi

KılkopuzHalk MüziÄŸi

RubabHalk MüziÄŸi

NayHalk MüziÄŸi

KemençaHalk MüziÄŸi

Hazırlayan : Ali TUTAN

 

Dipnotlar 
(1) Çalgı : Farsça anlamdaşı sâz dışında. diÄŸer bütün dillerde çalgı'nın karşılıgı mûsikî aleti demek olan iki kelimeden meydana gelir ( Ä°ng.,."musical instrument, Ar.,."el-alet el-musiqi.") vs. 'Çalgı aleti' demek bu yüzden yanlıştır: saz'ın ise Farsça'da, çalgı dışında birçok degiÅŸik anlamı vardır.

 

(2) Tanburi Ä°sak'ın ögrencisi Zeki Mehmed AÄŸa'nın, hacca gitmeden önce vedalaÅŸmak üzere gittiÄŸi Ä°stanbul kadısı ve Anadolu kazaskeri müderris Ârif Ef.'den, ''Hacca gidiyorum. orada saza tövbe edeceÄŸim ve bir daha çalmayacağım'' demesi üzerine, ''Çal evladım çal. Arafat'ta bile çal'' cevabını aldığı anekdotu ünlüdür.

 

(3) Köçekçe-TavÅŸanca: köçekçe,bu tür eserler kıvrak naÄŸme ve usûllerle düÄŸün ve eÄŸlence alemlerinde çalıp oynamak maksadı ile bestelenmiÅŸtir. Köçekçelerin saz bölümlerinde yapılan aranaÄŸme yada taksimlere tavÅŸanca adı verilirdi. 

 

(4) Bkz. H.G.Farmer. Turkish Instruments of Music... (önsöz)  Longwood Press, Portland (ABD) 1976.

 

(5) Dâire (Klâsik Müzik), bugün klâsik Müzik ve koro konserlerde, kudüm ile kullanılması gereken âlet budur.

 

(6) Bendir (Tasavvuf MüziÄŸi), sadece tasavvuf müziÄŸinde kullanılır. dindışı müzikte kullanılması büyük hatadır.

 

(7) Darbuka (Oyun Havaları), Dümbek ve dümbelek yankısözleri de kullanılır.

 

(8) Sînekeman (-1- Violin d'amour; 2-Fr.,Viole d'amour; it.,Viole d'amore; al., Liebesgeige.)  Adın "sîne" kısmı mecazen aşığın baÄŸrı anlamı ile beraber göÄŸüse dayanarak tutulduÄŸundandır.

 

Kaynaklar :

- Gazimihal, Mahmut Ragıp., Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1961

- Karadeniz, M.Ekrem.,Türk Mûsikîsinin Nazariye ve Esasları,  T.Ä°ÅŸ Bankası Kültür Yayınları,

- Güvenç, Rahmi Oruç., Türk Mûsikîsi Tarihi ve Türk Tedavi Mûsikîsi, s.6-9

- Tanrıkorur, Cinuçen., Osmanlı Mûsikîsi, (Yayınlanmadı), s.32-35

- Yektâ Bey, Râuf., Türk Mûsikîsi, Pan Yayıncılık Ä°st.1985, s.84-95

www.turkmusikisi.com 

GEÇMÄ°ÅžTEN GÜNÜMÜZE TÜRK LÜTÄ°YELERÄ°

Tokyo kongresinde sunulan tebliÄŸ 

Etem Rûhi Üngör 

55 yıllık aktif musiki hayatımda baÅŸlıca iki konu üzerine yoÄŸunlaÅŸtım. Bibliyografya ve Organoloji.
Bunlardan Organoloji yani çalgı bilim; bu Kongrenin konusuna girmektedir. Bu Organoloji çalışmalarımda önce, bütün Türkiye'yi 12 yıl zaman içinde 20.796 Km. + 930 Mil katederek Türk Halk çalgılarım inceledim ve derlediÄŸim çalgıları koleksiyonuma kattım. 1977'de tamamlanan Türk çalgıları koleksiyonum bugün 600 parçaya ulaÅŸmıştır.
Bu konuda diÄŸer çalışmalarım; dış ülkelerdeki çalgı müzelerin! bizzat görmek veya kataloglarım ve çalgı kitaplarım incelemek olmuÅŸtur. Böylece ÅŸu hükme varmış bulunuyorum:
"Türk çalgıları dünyanın en zengin çeÅŸitliliÄŸini haizdir."
Bu sonuçtan organoloji aleminin maalesef haberi yoktur. O kadar ki dünya çalgı kitaplarının çoÄŸunda Türk çalgılanndan en küçük bahis bile olmadığı gibi dünyanın en zengin çalgı müzesi olan Brüksel çalgı müzesinde dahi bir tek Türk çalgısı yoktur(l)
Çalgıları zengin olan bir milletin elbette ki Lütiyeleri de o nisbette fazla olacaktır. Ancak, maalesef bu durum bugün aydınlığa kavuÅŸturulamamıştır. Biz Türklerin maalesef, yapmak kadar yazmak adetimiz yoktur. Yani yaptıklarımızı hiç yazmamışızdır.Ä°ÅŸte bu duruma göre Türk çalgılarım ancak Osmanlı öncesi Selçuklu devrinden tanımaktayız. Bugün elimizde Selçuklu devrinden (XIII. yy.) kalma Tunç'tan yapılma bir çift KÖS bulunmaktadır. (2) Ki bu Kös'ü yapan Lütiye bilinmemektedir.
Elimizdeki yazılı kaynaklardan Abdülkadir Meragi (1360-1435)'den itibaren çalgı isimleri ve kısa açıklamalarına  rastlanmaktadır.
Daha sonda Åžükrullah (1388-1470), Hızır AÄŸa (? - 1760 ? ), Hünername (XVI. yy.) ve Evliya Çelebi (1611-1683)'de çalgı konulanına rastlanmakta ise de bunların hiç birinde Lütiyelerden bahis yoktur. (3)
Ne yazık ki bugüne kadar Türk musikisinde Lütiyeler konuÅŸu ciddi olarak ele alınmamıştır. Ve ilk defa eldeki sınırlı bilgiler İşığında bu konu bu kongrede ele alınmaktadır.
Geride bıraktığımız XX. yy.' in ilk çeyreÄŸine kadar Türkiye' de Lütiyelik "Usta-Çırak" öÄŸretim yolu ile süregelmiÅŸtir. Ancak, Cumhuriyet'ten (1923) itibaren açılmaya baÅŸlanan Konservatuarlarda ve bazı sanat okullarında Lütiye yetiÅŸtirilmeye baÅŸlanmıştır. Åžu anTürkiye' de hem eski gelenek olan Usta-Çırak öÄŸrenimi ve hem de okul öÄŸrenimi ile Lütiye yetiÅŸmektedir.

Bu tebliÄŸimde sunacağım Lütiye biyografilerinde geçmiÅŸten günümüze, Lütiye çalışmalarının ÅŸu üç ÅŸekli görülmektedir :

a) Çalgının tamamı Lütiyenin elinden çıkmaktadır.

b) Çalgının bir kısmı bizzat Lütiye tarafından yapılmakta ve bazı parçaları da baÅŸka ustalara yaptırılmaktadır.

c) Bir firma, çeÅŸitli ve bilinmeyen (zamanla da deÄŸiÅŸebilen) ustalara yaptırılan çalgılar o firmanın etiketi ile satışa sunulmaktadır ki bunlar genellikle "sıra iÅŸi" tabir edilen çalgılar olmaktadır. Çalgı yapımında standardizasyon, deÄŸil bizde, baÅŸka ülkelerde dahi tam anlamı ile uygulanmamıştır. Dünyanın en yaygın çalgısı olan Kemanda dahi Lütiyeden Lütiyeye mili metrik de olsa farklılıklar görülmektedir. Çalgı yapımında birinci amaç iyi ses elde etme olduÄŸuna göre Lütiye elbette ki onu arayışta az da olsa bazı farklılıklara yönelecektir.

Batı musikisi eÄŸitimi üzerine kurulan ve bu çok eski kuruluÅŸ geçmiÅŸine dayanan Ankara Devlet Konservatuarı'nda kuruluÅŸ yıllarmdan (1936) hemen sonda batı musikisi çalgıları tamir ve yapım Lütiye.bölümü de faaliyete geçmiÅŸtir. Bundan çok yıllar sonda kurulan Ä°TÜ "Türk Musikisi Konservatuarı"nda yine kuruluÅŸ yıllarından itibaren bir çalgı yapım bölümü faaliyete geçirilmiÅŸtir. Buradan yetiÅŸenlerden bilhassa Türk çalgıları Lütiyeleri piyasadaki Lütiyelerin seviyesine henüz ulaÅŸamamıştır. Memnuniyetle belirtebiliriz ki bugün hem her tür çalgı üzerine eski Lütiyeleri aratmayacak sanatkarlar yetiÅŸmiÅŸtir.

(1) 1977 yılında, 100. KuruluÅŸ yıldönümü davetlisi olarak bu müzeye gittiÄŸimde onlara hediye olarak l ney ve l de Çifte olmak üzere 2 Türk Çalgısı hediye etmiÅŸtim. Çalgı kitaplarına. Curt Sachs'ın 505 sayfalık "The history ofMUSICAL Instruments" kitabı da dahildir.

(2) Son yıllarda (1932 öncesi) Diyarbakır'da bulunan bir çift Selçuk Kös'ü ilk defa E. R. Üngör tarafından yapılan "Türk Çalgılan/Turkish Musical Instruments 1985" Takviminde yayınlanmıştır. Yılı: XIII. yy başı Madeni: Tunç (deriÅŸiz) Çap: 49 cm. Yükseklik: 65 cm. BulunduÄŸu yer: Türk-Ä°slam Eserleri Müzesi (Ä°stanbul)

(3) Bkz: Etem Ruhi Üngör, "Osmanlı", Ankara 1999, C.10, s. 572-583, Yeni Türkiye yay. "Osmanlıda Türk Musikisi ve Çalgıları"

Lütiye (Fr. Luthier) : LâÄŸuta yapıcı; saz yapıcısı. (Mûsikî sazları -çalgıları-  imal eden kiÅŸi.)

KOSTÎ VENTURA (1810 ? - ?)

Rum asıllı olup elimizde bulunan sanatlı yapılı bir Lavta'sından baÅŸka hiç bir bilgi yoktur. Sapı fildiÅŸi ve sırtı siyah zemin üzerine beyaz dalgalı fletolarla süslü bu Lavta'yı Sultan Abdülaziz kullanmış olup torunu Gevherîn Sultan tarafından E. R. Üngör koleksiyonuna hediye edimiÅŸtir. Etiketi: Rumca yazılı, "Kosti Ventura, Mart 1840"

MAHMUD USTA (1830 ? - ? )

En eski Lütiyemiz olarak bilinen Mahmud Usta'nın kesin doÄŸum ve ölüm tarihleri bilinmediÄŸi gibi elimizde fotoÄŸrafı dahi yoktur. Sadece kendisi gibi Kanun yapımında ünlü Emin Ustayı yetiÅŸtirdiÄŸi bilinmektedir.Yaptığı kanunlardan zamanımıza intikal edenlerden kendisinin çok iyi bir usta olduÄŸu anlaşılmaktadır. Kanunlarının en belirgin tanınma özelliÄŸi, burgu tahtası kenarlarının dalgalı oluÅŸudur. Haluk Güneyli, Emin yapılarının diÄŸer özelliklerini ÅŸöyle açıklamaktadır:
"Burgu tahtası kenarları dalgalı venihayetinde yaprak ÅŸeklinde bir oyma bulunmaktadır. Burgu tahtasının dip tarafında oyma küçücük bir kubbe ÅŸeklindedir. GöÄŸüs kafeslerinde ilk zamanlar ufak kafesli, sonda güllü motiflerle oyma kafesler yapmıştır. Kanunlarımn geniÅŸliÄŸi Emin Kanunlarına nazaran daha kaimdir (4,5 cm. kadar) "Zenne" tabir edilen kadınların kullanabileceÄŸi küçük Kanunlar da yapmıştır. Mahmud ustaya ait gördüÄŸüm en eski Kanun 1869 tarihim taşımakta idi."
Kanunlara "mandal" uygulaması XIX. yy. sonlarında olduÄŸuna göre gerek Mahmut usta gerek Emin usta ve daha sondaki Kanun yapıcılarının ilk yaptıkları Kanunlarda burgu tahtasına paralel uzanan göÄŸüs fletoları mandal tahtası altında kalmaktadır. Böyle mandal tahtası altında kalmış fletolu kanunlar en eski yapılardır.

BARON BARONAK (1834-1900)

BaÅŸlıca kemence olmak üzere Tanbur, Ud ve Lavta da yapmıştır. Ermeni asıllıdır. Ä°stanbul'un Samatya semtinde doÄŸmuÅŸtur. Hayata dülger olarak baÅŸlamış sonra doÄŸramacılık ve daha sonra da Lütiyelik yapmıştır. Sultan Aziz devrimde (1861-1876) sarayda "Saz usta başılığı" yaptığı da rivayet edilmiÅŸtir. Bilhassa Kemence üzerindeki yapım ustalığı kendisinden sondaki Lütiyeleri de etkilemiÅŸtir. Son devrin ünlü ve deÄŸerli Lütiye'lerin den Haldun MenemencioÄŸlu (1912-1972) "Kemence hakkında Etüd" yazısında ÅŸöyle demektedir: "Tamir için elimden geçen Baron Kemençelerinin hepsinde tarih bulamadım. Ezcümle Cemil merhumun "Andelib" ismim verdiÄŸi Kemence de bu meyandadır. Ancak, rahmetli Kemal Niyazi Seyhun'a ait koyu renkli sarı ardıçtan mamul fildiÅŸi ve baÄŸ iÅŸlemeli Kemençede de 1891, RuÅŸen Ferid Kam'a ait bir Baron'da da 1900, halen bende olan teknesinin dışı fildiÅŸi ile kaplı keza, Baron yapışı bir kemençede de 1889 tarihim tesbit etmiÅŸ bulunuyorum. DiÄŸer Baron Kemençelerde tarih olmadığım gördüm. Kapağın içinde kurÅŸun kalemle yazılmış yalnız imza vardı." 

Günümüze kalan "Baron" Kemençeleri sahipleri

3 RuÅŸen Ferit Kam

3 Haldun MenemencioÄŸlu

3 Fahire Fersan

2 Cüneyt Orhon

2 Gevherin OsmanoÄŸlu

l Galata Mevlevihanesi

l Nihat DoÄŸu

l ParaÅŸko Leondaridis

l Hilmi Rit

l Kemal Niyazi Seyhun veresesi 

l Suphi Ziya Özbekkan veresesi 

l Naime Mesut Cemil 

l Etem Ruhi Üngör 

l Tokai Üniversitesi

EMÄ°N USTA (1840? - ? )

Emin ustanın doÄŸum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmiyor. Mahmud ustanın çırağı olup Kanundan baÅŸka çalgı yapıp yapmadığı da bilinmiyor. Ustalık bakımından ustasını geçtiÄŸi kabul edilir. Yaptığı kanunlarda gerek ses ve gerekse iÅŸçilik yönünden gösterdiÄŸi ustalık her türlü takdirin fevkindedir. Opus No. 146 kanunumun küçük bir operasyon için içini açan H. MenemencioÄŸlu, Emin ustanın aletteki iç iÅŸçiliÄŸin! çok övmüÅŸtür. Hatta bu konuda bir yazı kaleme almaya niyet etmiÅŸ ise de ömrü vefa etmemiÅŸtir. Emin usta yaptığı Kanunlara opus numarası koymakla belki ilk çığırı açan Türk Lütiyesidir.Emin kanunlarının belirli vasıfları; göÄŸüs motiflerindeki gül desenli kabartmalardır. Burgu tahtasının alt ucundaki kıvrım yerinde de çok belirli ve çok kabarık bir ÅŸekilde yine gül motifi görülür. Tel takma tahtasının oyuk kısmı içine ve tam orta yerine (SoÄŸuk damga olarak) iki yıldız arasına opus numarası koymuÅŸtur. Bu tel takma tahtasının kapağı içine yine tam orta yerine soÄŸuk damga olarak opus numarası ve saÄŸ tarafa da gömme olarak eski harfli "Emin" yazışı koymuÅŸtur. Deri altı tahta kısma da yapılış tarihi (Rumi olarak) koymuÅŸtur. Bazı kanunların ön fleto kısmına (en dar kısım) eski harflerle "Eseri Emin" yazmıştır. Emin usta da; ustası gibi burgu tahtasını ondüleli yani dalgalı yapmıştır. 

AZÄ°Z MAHMUT EFENDÄ°

Edirne'de doÄŸan Aziz Mahmut Ef. kırk yasma kadar orada çalgı yapımı ile uÄŸraÅŸtıktan sonra 1881 yılında Ä°stanbul'a gelerek o zamanki Maliye Nezareti karşısında (Åžimdi Beyazıt Polis merkezi sırasında) bir dükkan açarak çalgı yapımım devam ettirmiÅŸtir. Daha ziyade Tanbur yapımıyla ün kazanmıştır.

MANOL (EMMANUÄ°L VENYOS) (1845-1915)

Ä°stanbul Ortaköy'de doÄŸmuÅŸtur. Rum asıllıdır, ilk mesleÄŸi mobilya cilacıhğıdır. Daha sonra doÄŸramacılık yapmış ve sonradan çalgı yapımma baÅŸlamıştır (1870). Dükkanı BeyoÄŸlu Ä°stiklal caddesinde idi. Özellikle ud yapımında kazandığı ün günümüze kadar süregelmiÅŸtir. Lavta da yapmıştır. En seçkin çırakları olarak Bahriyeli Mustafa ve Victor De Kavalla bilinmektedir. Manol Udları Udiler arasında hala deÄŸerim sürdürmektedir. Manol Ud yapısmm en belirgin görünüÅŸ özelliÄŸi sırt fletolarında kullandığı ince ve birbirine bitiÅŸik sarısiyah fletolardır. Manol udlarının sırt fletoları genellikle 19 veya 21 parçalıdır. Bu fletolarda maun aÄŸacı kullanmıştır.

Yazar Sermet Muhtar Alus (1887-1952), 28. 9. 1947 tarihi AkÅŸam gazetesinde aynen ÅŸöyle yazıyor: "Galata'da tramvay caddesinde, yüz yıllık iÅŸkembecinin iki üç kapı berisinde küçük bir dükkandaymış. Ben pek çocuktum hatırlamıyorum... Udlarının en ucuzu 5 adet sarı lira, nakışlıları 8-10 lira." Ä°stanbulda ölmüÅŸtür. 

Ud etiketleri: Manoliden inÅŸa olunmuÅŸtur. Galata Sandıkçılar Cd. No. 168. 1907 

Zenne Lavta etiketi: Emmanuü Venyos Deraliyyede Galata. Sandıkçılar 168 numaralı. 1876 

Zenne Ud etiketi: Manoliden inÅŸa olunmuÅŸtur. Der-âliyyede Galata Sandıkçılar caddesi No: 168. 1915

UZUNYAN ARTIN (HARUTYUN) (1845? - ?)

Ä°stanbul'da doÄŸmuÅŸtur. Ermeni asıllıdır. Daha ziyade kanun ve tanbur yapımı île ün kazanmıştır. Ud da yapmıştır. Uzunyan Artin, Kanunlarına belirli bir yazı ve iÅŸaret koymamıştır. GöÄŸüs kafeslerinin kendinden oymalı oluÅŸundan ve kenar motiflerinin özelliÄŸinden tanınabilir. 
Ud etiketi: Artin ve Ohannes Uzunyan Uzunçarşı, Hicri 1291-1292 (1875) 
(Tanburi Cemil'in kullandığı Tanburun etiketi): Artin Vahe Uzunyan ve Ohannes biraderler Uzunçarşı No 318, Sene 305 (1889)

MÄ°ÇO (1855-1919)

"Kulekapılı Miço" adıyla anılan Miço usta Ä°stanbul'da Kulekapısında) dünyaya gelmiÅŸtir. Rum asıllıdır. 12 yaÅŸlannda iken akrabalarım ziyaret maksadıyla Köstence'ye gitmiÅŸ ve orada santur yapmayı öÄŸrenmiÅŸtir. BaÅŸta Osmanlı sarayma olmak üzere bir çok Santur yapmış ve Ä°stanbul'da ölmüÅŸtür. Ä°stanbul Åžehir Rehberi ve haritalarmda Kulekapısı isimli bir semte rastlanamamıştır. Muhtemelen Yedikule kapısı veya Sulukule kapışı olmalıdır.

MÄ°HRAN KERESTECÄ°YAN (1865-1940)

NiÄŸde'de doÄŸmuÅŸtur. Ermeni asıllıdır. Ä°lk mesleÄŸi demiryolu gardöfrenliÄŸidir. Otuz yasma kadar bu meslekte çalıştıktan sonda Ä°stanbul'a gelerek Beyazıt'ta Çadırcılar içinde marangozluÄŸa baÅŸlamıştır. Yine Beyazıt'ta dükkanı bulunan Lütiye Aziz Mehmet Ef.'den LütiyeliÄŸi öÄŸrenmiÅŸ ve baÅŸta Ud olmak üzere Kemence, Santur ve Keman da yapmıştır. Istanbulda Kadıköyü'nde ölmüÅŸtür.

Ä°ZMÄ°TLÄ° (1870? - ? )

"Küçük Ä°zmitli" diye anılan bu Lütiye Rum asıllı olup asıl adı bilinmediÄŸi gibi kesin doÄŸum, ölüm tarihleri ve yeri dahi bilinmemektedir. Elde mevcut 8 kemençeden onun en iyi bir kemence Lütiyesi olduÄŸu kabul edilmektedir. Zamanımızın ünlü Lütiyesi Haldun MenemencioÄŸlu (1912-1972) onun kemence ölçülerini diÄŸer bir kemence ustası olan Baron'un yapıları ile mukayeseli olarak ÅŸöyle tesbit etmiÅŸtir: 

 

Baron  

Ä°zmitli      

Boy

 410   

410 

En

 145     

250 

Sap kalınlığı   

31   

  27 

Tekne derinliÄŸi                

35         

27 

GöÄŸüs delikleri 

Büyükçe 

Daha küçük

Yapı

Kaba veihmalkar

Ä°tinalı ve  zarif 

 Kapak kalınlığı 

6-7

5-6 

Kapak vaziyeti

Düze yakın

Hafif bombeli 

Günümüze kalan "Ä°zmitli" Kemençeleri sahipleri 

l RuÅŸen Ferit Kam

l Ekrem ErdoÄŸru

l Kamuran ErdoÄŸru

l Nihat DoÄŸu

l Kemal Niyazi Seyhun veresesi

l Turgut Alporal

l ihsan Özgen

l Etem Ruhi Üngör 

KAPUDAÄžLI Ä°LYA (KANAKÄ°S) (1870-1930)

Bandırma'ya baÄŸlı KapudaÄŸ'da doÄŸmuÅŸtur. Rum asılıdır. Önce Mandolin ve Gitar yaparak baÅŸlamış ve sonra 25 yaÅŸlarında Ä°stanbul'a gelerek Kapalıçarşı'da dükkan açmış ve o zamanın en yaygın çalgısı olan Ud yapımına baÅŸlamıştır ayrıca Lavta da yapmıştır. Beyaz zemin üzerine baskılı, fotoÄŸraflı etiket kullanmıştır. Etiketlerine opus numarası da yazmıştır. 1930'da Selanik'te ölmüÅŸtür. 

Ud etiketi: Düyünumumiye karşısında Çiftesaraylar karşısında No. 55 (UdNo. 718)1912

MEHMET USTA (1870? - ? )

Kastamonu'da doÄŸmuÅŸtur. Kesin olarak doÄŸum ve ölüm tarihleri de bilinmiyor. Çevresinde marangozluk iÅŸleriyle uÄŸraÅŸmakta iken bir tesadüfle eline geçen piyano imal katalogu ilgisini çekmiÅŸtir. Yabancı dildeki açıklama bölümlerim Türkçe'ye çevirterek Piyanoyu imale karar verir, yılmadan bıkmadan çalışır ve baÅŸarır. Devir II. Abdülhamid devri (1876-1909)'dir. Kastamonu'da zamanın vahÅŸi Enis (veya Esat) PaÅŸa durumu Saraya bildirir. Sanatkar padiÅŸah bu sanat olayıyla hayli ilgilenir Mehmet Usta'yı ailesi ve Piyanosu ile birlikte Saraya aldırır. Mehmet usta yıldız Sarayı'ndaki atölyesinde çalışmalarına baÅŸlar. Zamanla bir kaç Piyano yapar. Sonradan sedefli ve fildiÅŸi süslemeli piyanolar da yapar. Bunlardan biri o sıralarda Ä°stanbul'a davetli olarak gelen Alman imparatoru II. Wühelm'e hediye edilir.Sultan Abdülhamid'in tahttan indiriliÅŸinden sonda "Piyanocu Mehmet Usta" memleketi olan Kastamonu'ya dönmek zorunda kalıyor. Son zamanlarında Kastamonu Sanat Mektebi'nde atölye ÅŸefi olarak görev yapmıştır. Böylece anlaşılıyor ki ilk Türk yapımı Piyano Ankara'da deÄŸil Kastomonu'da yapılmıştır. 

NÄ°HAD Ä°HVAN (1870? - ? )

Åžam'ın Osmanlı imparatorluÄŸuna baÄŸlı olduÄŸu yıllarda ud yapımcılarının bir hayli fazla olduÄŸu bu ÅŸehrimizde en ünlü Lütiyelerden biri. Udlarına opus numarası koymuÅŸtur. GöÄŸüs kafesi fildiÅŸi oymalı 6 köÅŸeli çiçek desenli yıldız, orta yerinde: "Nihad ihvan, 19011881" yazılıdır. Aynı tip iki Ud'dan biri Åžerif Muhiddin Targan'da diÄŸeri E. R. Üngör'de (116 opus numaralı) dır. 
Ud etiketi: Nihad İhvan Damas, 31 temmuz 1901 No. 116 (Fotoğraflı)

KOSTÄ° KARAGÖZ (1870? - ?) 

Ud etiketi: Uzunçarşı basında Mercan Karakolu karşısı, 1901

KÄ°RKOR KAHYAYAN (1875-1933)

Ä°stanbul'da dünyaya gelmiÅŸtir. Ermeni asıllıdır. Babasının mesleÄŸi olan doÄŸramacılıkla iÅŸe baÅŸladıktan sonra Ud yapımına baÅŸlamıştır, Ä°stanbul Mercan Çakmakçılarbaşı'ndaki dükkanında Ud yapımım sürdürmüÅŸtür. YetiÅŸtirdiÄŸi Lütiyelerden en ünlüleri Onnik Garipyan (Küçüküner) ve Levon BoÄŸosyan GözenoÄŸlu'dur. K. Kahyayan Üsküdar FıstıkaÄŸacı'nda otururdu. Jirayir adında bir oÄŸlu ve Efil adlı bir kızı vardır.

VASÄ°L (1875-1915)

Ä°stanbul'da doÄŸmuÅŸtur. Rum asıllıdır. Ustası Baron'dur. Ud, Lavta, Kemence ve Tanbur yapmıştır. Özellikle Tanburlan çok deÄŸer kazanmıştır. Beyaz zemin üzerine baskılı etiket kullanmıştır. Ä°stanbul'da ölmüÅŸtür.

HASKÖYLÜ (Mıgırdıç) (1875? - ?)

Ä°stanbul'da Hasköy'de doÄŸmuÅŸtur. Ermeni asılllı Kanun ve Ud yapıcısıdır. Özellikle Kanunları ile ünlüdür. Bazı Kanunlarına iÅŸaret olarak burgu tahtasının en üst kısımına Ermenice harflerle gömme olarak "Mıgırdıç" yazışı koymuÅŸ ise de bazı kanunlarına (muhtemelen daha eski yapılara) bu iÅŸaret yazışım koymamıştır. 
Ud etiketi: Mıgırdıç Hasköylü Uzunçarşıbaşı, 1905 
Ud etiketi: Mıgırdıçtan inÅŸa olunmuÅŸtur. Uzunçarşıbaşında No....., 1907 (Altta Ermenice yazı) 

ZERON ÇAKICIYAN (1875? - ?) 

Biyografisi bilinmiyor. Kemence sanatkarı Kaamuran ErdoÄŸru'da bulunan bir kemençede 1905 tarihi ve bu isim yazılıdır.

SELÄ°M KUTMANÎ (1876-1942)

Türk mûsikîsi nota yayıncılığında en önde gelen Kutmanî kardeÅŸlerin Selim, Tevfik, Ä°skender'in en büyüÄŸü olup diÄŸer kardeÅŸlerden önce Ä°stanbul Beyazıt'a gelip Maliye karşısı no. 139 dükkanda nota yayınına baÅŸlamış ve bu arada da baÅŸta Ud olmak üzere çeÅŸitli çalgılar imal ettirip firma etiketi ile satışasürmüÅŸtür.

GARABET MÎKAÄ°LYAN (1876? - ?) 

Ud etiketi: Garabet Mikailyan Mayıs 1906

TEVFÎK KUTMANÎ (1880? - ?)

Åžamlı Kutmanî kardeÅŸlerin ortancası olan Tevfik Kutmani de Beyazıt Vezneciler No. 51'de "Alatı Mûsikîye Magazası" adlı iÅŸyerinde nota yayınları ile birlikte firma etiketi ile baÅŸta Ud ve diÄŸer Türk Mûsikîsi çalgıları imal ettirerek satış yapmıştır. 
Ud etiketi: Udçu Tevfik Beyazıt Sultanhamam Sokak No. 2 1320 (1902/1903)

ARSAK ÇÖMLEKÇÄ°YAN (1880-1930)

Ä°stanbul'da doÄŸmuÅŸtur. Ermeni asıllıdır. Udi olup ünlü Kemani Nubar Tekyay'ın babasıdır. Beyazıt Mercan Uzunçarşıbaşı'nda Caferiye hanındaki iÅŸyerinde nota yayıncılığma baÅŸlangıç tarihi kesin olarak bilinmiyor. Ancak yayınladığı 13 adet fasıl fasikülündeki 9 numaralı Suzinak faslında bulunan 1922 tarihi nazara almdığında yayın baÅŸlangıcının 1910'lara kadar uzandığı tahmin edilebilir.Çömlekçiyan nota yayıncılığı ile birlikte Ud imal ettirerek firması adına satış da yapmıştır. Ä°stanbulda ölmüÅŸtür. 

Tahminen yüzyılımızın baÅŸlarında yaÅŸamış Ud yapımcılarının, günümüz Lütiyelerinden Teoman Kaya tarafından tesbit edilmiÅŸ olan tarihsiz Ud etiketleri kayıtları."

Konyalı Viçen, Kadıköy

Veznecilerde MeÅŸher-i Mûsikî Udi Sami ve Åžeriki Alet Edevat Mûsikî Magazası

Leonidas Yorgo Slancatis: Darüs-saade NiÅŸancada Kumrulu Mescit No.19 Ä°st.

Topkapılı Kostantin

S. Hristides ve T. Trupenyan Babıali No. 80

Selahattin Usta Ayasofya No. 57 Ä°st.

Muhammed Memduh Kocamustafa paÅŸa No. 336 Ä°st.

Udi Manolzade Leon Ä°ncesaz imalathanesi Hernevi alatı mûsikîye ve fürühat tamir olunur. Åžehzadebaşı Vezneciler

Udcu Artin Hatun Selamet Pasajı No. 10 Bodrum kat Osmanbey İst.

Muhammet Halil

Muhammet (Selanik'te yapılmıştır.)

Genç Hammas Esbep Agopyan Tokat

H. Ohanyan, Çarşıkapı Işıklı Han kat 2 Ä°st. 

Ä°hvan Nihat, Åžam 1900

Selim Hubbi, Åžam 1900

Anton Tabbah, Halep 1901

Garabet Bedrosyan, Åžam 1902

ZEYNEL ABIDÎN CÜMBÜÅž (1881-1947)

Usküp'te doÄŸmuÅŸtur, ilk mektebi Usküp'te okuduktan sonda Askerî RüÅŸtiyeyi bitirmiÅŸtir.Tophane fabrikalarmda uzun zaman ustalık etmiÅŸ daha sonra izmir'de Beyler sokağında dükkan açarak çalgı imaline baÅŸlamıştır.Ä°ÅŸini Ä°stanbul'a naklettikten sonra Ud benzeri ve alüminyum gövdeli "CümbüÅŸ" adım verdiÄŸi çalgıyı imal etmiÅŸtir (1929). Madenî ve gür sesli bu çalgı Türk mûsikîsinin diÄŸer çalgıları ile ses uyumu saÄŸlıyamadığmdan sanat çevrelerinde tutulmamasına raÄŸmen piyasa mûsikîsinde özellikle sahne ve gazinolarda çok yayılmış ve tutulmuÅŸtur. Ä°lk yapım CümbüÅŸlerden birini Atatürk'e, birini de Ä°ran Åžahı Rıza Pehlevi'ye hediye etmiÅŸtir. CümbüÅŸ ile katıldığı Prag ve Kahire sergilerinde ödül kazanmıştır. Bu icadını CumhurbaÅŸkanlığı Mûsikî Heyeti ÅžefliÄŸine de bildirmiÅŸtir. Heyetin ÅŸefi Zeki Bey (Üngör)'in verdiÄŸi rapor mûsikî tarihimiz bakımından son derece ilginçtir. Yıllarca Türk mûsikîsi hakkında olumsuz giriÅŸim de bulunan Zeki beyin sanat anlayışını bu rapor çok açık ortaya koymaktadır:
"RİYASETİ CUMHUR MUSİKΠHEYETİ ŞEFLİĞİ
Memleketimizde senelerce devam eden sa'yü gayretile maruf mûsikî san'atkarlarmızdan Zeynel Abidin Beyin bu defa alemi medeniyetle vücude getirmiÅŸ olduÄŸu yeni ve (CünbüÅŸ mûsikî aleti) namındaki aletin üzerinde sapları deÄŸiÅŸtirilmek suretiyle garp mûsikîsi aleti olan kitare, mandolin ve banco hakiki sadâlarına faik olarak vazife ifa ettiÄŸi bit'tetkik anlaşılmıştır. Åžark mûsikîsine ait ut, tanbur ve coÅŸkun gib aletlerin keza saplar deÄŸiÅŸtirilmek suretiyle bir gövde üzerinde umum sazların kendilerine mahsus sodalarım bu fennî alet daha müsait suretle inkıtasız ahenktar olarak iÅŸittirmektedir. Åžayanı takdir ve tebrik olarak bu sanatkar TÜRK üstadımızın yapmış olduÄŸu kemanları da Avrupa kemanlarına müsavi derecede olup usanmaz mesaisiyle istikbalde daha fevkaladelerini vücude getirmek kudretinde olduÄŸu bu kemanınnda ince muayenelerden geçirilmek suretile anlaşıldığım mübeyyin rapordur. 27/1/1930, R. M. H., Åžef, ZEKÎ" 
Firma sonradan CümbüÅŸ tanbur ve CümbüÅŸ yaylı tanbur da yapmıştır. Zeynel Abidin CümbüÅŸ'ün bugün hayatta olmayan Fethi (1906) ve Cemal (1912) adlı iki oÄŸlu olmuÅŸtur. KurduÄŸu firma bugün Ä°stanbul Atatürk Bulvarı'nda torunu Naci CümbüÅŸ tarafından devam ettirilmektedir.

HAMZA (1884-1915)

Hamza usta Kütahya TavÅŸanlı'da doÄŸmuÅŸtur. BaÄŸlama ustası olan babası Ali ustadan baÄŸlama tipi çalgıları yapmayı öÄŸrenmiÅŸ ve babasının ölümünden sonra îstanbul'a gelerek zamanın ünlü ud ustası Manol ile tanışmış ve ondan da ud yapımım öÄŸrenerek ÇemberlitaÅŸ civarında açtığı dükkanında ud yapımına baÅŸlamıştır. BeÄŸenilen udlarında Manol yapımı etkileri görülmüÅŸtür, Ä°stanbul'da vefat etmiÅŸtir. 

Ud etiketi: Mekteb-i Sanayi mezunu Hamza usta, 1926, Ä°stanbul

ARSAK KÖSEYAN (1884? - ?) 

Ud etiketi: Arsak Köseyan Uzunçarşıbaşında No. 400,1915

SEREZLÎ GALÄ°P (1884? - ?) 

Ud etiketi: Serezli Galip Selanikte Sırrıpaşa Cd. Hacı sokak, 1331

KARABET KASRIBÄ°TTAZOÄžLU(1881?-?) 

Ud etiketi: Karabet Kasrıbittazoğlu 2 Mayıs 1330

MURAT (Sümbül) USTA (1884-1960)

Kadıköyü'nde meÅŸhur Murat usta Üsküdar' da dünyaya gelmiÅŸtir. Ustası, Manol'un kalfası Üsküdarlı Mustafa ustadır. Ud yapmakla mesleÄŸe baÅŸlayan Murat usta pek çok çeÅŸitli çalgılar yapmıştır. Bunlardan Tanbur, Lavta, Keman, Kemence, Viyola, Çello, Viyolonsel ve hatta Mandolin sayılabilir. H. Sadettin Arel'in tasarımladığı (dizayn ettiÄŸi) "Kemence BeÅŸlemesi"ni de Murat usta yapmıştır. (Bkz.: H. S. Arel "Kemence BeÅŸlemesi". Mûsikî Mecmuası, No. 6, AÄŸ. 1948) Ä°stanbul'da vefat etmiÅŸtir. 
Ud etiketleri:
1- Mehmet Murat SümbüloÄŸlu Altıyol Tramvay durağı Kadıköy (El yazısı ile)
2- Kadıköyünde Altıyol aÄŸzında çalgıcı Murat ustanın imalidir. 2/1/1932 (DiÄŸer çalgılanna kurÅŸun kalemle el yazışı büyük harfle M harfi yazmıştır.)

ÜSKÜDARLI MUSTAFA (1885-1935)

Ä°zmir'de dünyaya gelmiÅŸtir. Yirmi yaÅŸlarında Ä°stanbula gelerek Manol'un yanına çırak girmiÅŸtir. Daha sonra Beyazıt Mercan Uzunçarşıbaşı'nda açtığı dükkanda baÅŸta Ud olmak üzere Tanbur ve Lavta da yapmış ise de Udları ile ün kazanmıştır. 
Ud etiketi: Üsküdarlı Mustafa Usta tarafından Darüssaadet Ä°stanbul Uzunçarşıbaşında Hicri 1329

Ä°SKENDER KUTMANÄ° (1886-?)

Åžamlı Kutmani kardeÅŸlerin ortancası olan iskender, aÄŸabeyi Selim'den sonra o da, îstanbul'a gelerek Beyazıt'ta açtığı bir dükkanda Üniversite cd. No. 18 (Eski adres: Maliye karşısı No.18) önce nota yayımına ve onunla birlikte de Türk mûsikîsi çalgı aletlerinden baÅŸlıca Ud olmak üzere yaptırıp satmaya baÅŸlamıştır. Vefatından sonra, birlikte çalıştığı oÄŸlu Ferit firmayı 1960'h yılların sonuna kadar aynı yerde devam ettirmiÅŸtir. 

ONNÄ°K ZADURYAN (1888-1968)

EskiÅŸehir'de doÄŸmuÅŸtur. Ermeni asıllı nota yayıncısıdır. Camcılık da yaptığı için "Camcı Onnik" diye anılırdı. Beyazıt Maliye karşısı No. 22 adresinde "Ä°stikamet Mûsikî MaÄŸazası" adıyla açtığı iÅŸyerinde 1924 yılından itibaren nota yayıncığına baÅŸlamış ve daha sonra da firma adına Ud yaptırarak satışa sunmuÅŸtur. Ä°stanbul'da ölmüÅŸtür. 

Ud etiketi: Onnik Zadurian (Alat-ı Mûsikîye Tamirat MaÄŸazası) Beyazıt Maliye karşısında No. (137) 22 (fotoÄŸraflı)

GALÄ°P SÖZEN (1890? - ?)

Ud ve tanbur yapımcısı Her ne kadar "Ankaralı Galip usta" diye andırsa da doÄŸum yeri Üsküdar'dır.

CEVDET KOZANOÄžLU (1896-1986)

Ä°stanbul KasımpaÅŸa'da doÄŸmuÅŸtur. Henüz 11-12 yaÅŸlarmda iken "KasımpaÅŸa Kulaksız Mûsikî Mektebi"nde Santuri Ziya Bey'den aldığı mûsikî derslerindeki gösterdiÄŸi baÅŸarı üzerine onu ud hocası Ali Selahi beye devretmiÅŸ ve böylece Ud öÄŸrenmiÅŸtir. AskerliÄŸini l. Dünya Savaşı sırasında (1915) "Sahra Topçu Mektebi"nde marangoz ustabaşısı olarak yaptıktan sonra çalgı yapımına baÅŸlamıştır. Ud, Tanbur, Kemencçe yapmıştır. ÇeÅŸitli lokal ve gazinolarda udi olarak çalıştıktan sonra ilk açılan ist. Büyük Postahane üzerindeki Radyo da (1926) daha sonra da Ankara Radyosu'nda uzun yıllar (1938-1954) udi ve yönetici olarak çalışmıştır. Ud yapımında yenilik olarak sırtları bombesiz, düz udlar yapmış ise de yaygınlık bulmamıştır. (Daha fazla bilgi için Bkz.: Cevdet KozanoÄŸlu, "Radyo Hatıralarım" Basıma Haz.: Dr. M. Nazmi Özalp)

LEVON BOÄžOSYAN GÖZENOÄžLU (1900-1979)

Diyarbakır'da doÄŸmuÅŸtur. Ermeni asıllıdır. Ud ve keman yapmıştır. Dükkanı, Beyazıt Uzunçarşı cd. No.20. LütiyeliÄŸi; babalığı Kirkor Kahya'dan öÄŸrenmiÅŸtir.

ONNÎK GARÄ°FYAN (KÜÇÜKÜNER) (1900-?)

Selanik'te doÄŸmuÅŸtur. Ermeni asıllıdır. Önce aÄŸabeyi Mıgırdıç'tan ud yapmayı öÄŸrenmiÅŸ sonradan lütiyeliÄŸi Kirkor Kahya'dan öÄŸrenmiÅŸtir. Beyazıt Mercan cd. Caferiye handaki atölyesinde Ud, Tanbur, Kanun'dan baÅŸka Keman, Gitar, Banço vs. gibi çalgılar da yapmıştır. Özellikle ud, tanbur ve kanunları çok deÄŸerli addedilmektedir. Ä°stanbul'da ölmüÅŸtür.

BAHRÄ°YELÄ° HACI BEY (1900?-?) 

Ud etiketi: Bahriyeli Hacı Bey, 1926

HAÇÄ°K ARAMYAN (1900?-?) 

Ud etiketi: Haçik Aramyan Çarşıkapı Beyazıt cd. No. 103 Ä°stanbul, 1927

UDÇU RIZA (1900?-?) 

Ud etiketi: Udçu Rıza mamulatı Aksaray Sineklibakkal ÅŸok. 8. 8.1926

MUSTAFA SAZER (1903?-1981)

Çanakkale Karabiga'da doÄŸmuÅŸtur. Kayseri, Bursa gibi yerlerde bulunduktan sonra son olarak Ä°zmit'te çalışmakta idi, Saime hanımla evliliÄŸinden Sedat, Selma, Berna adalarında 4 evladı olmuÅŸtur. Kemence, Tanbur ve Ud yapıcısı idi.

ÖMER ÖZRUNA (1901-1977)

Rumeli'de Serez yakınlarındaki Demirlihisar'da doÄŸmuÅŸtur. Ä°stanbul'a geldikten sonra henüz çocuk yaÅŸta iken, kendisinden 7 yaÅŸ büyük olan kayınbiraderi RüÅŸtü (1894-1957) beyin çırak olarak çalıştığı Sahpazan'ndaki atölyeye o da çırak olarak girmiÅŸtir.. Atölye sahiplerinden Mehmet beyin 1916'da ve Hacı Aziz beyin de 1922'de vefatlarından sonda Beyazıt, Mercan Uzunçarşıbaşı no. 79'da eniÅŸtesi RüÅŸtü bey ile birlikte nefesli çalgılar yapım ve tamir atölyesi kurmuÅŸlardır. Burada her türlü bando aletleri imali, bakım ve tamirleri yanında perdesiz izci boruları tipinde çalgılar da imal etmiÅŸlerdir. Ömer Özruna, RüÅŸtü beyin vefatından sonra da uzun müddet vefatına kadar bu dükkanda hem tamir iÅŸleri yapmış hem de bazı ithal çalgılar satışları yapmıştır.; Bu firmadan yetiÅŸenlerden Balkan göçmenlerinden Enver ve Zeki ustalar: Nuru Osmaniye Çarşıkapı cd. No. 15 dükkanda 1965-1989 yılları arasında hem nefesli sazlar tamiratı ve hem de ithal çalgı satışları yapmışlardır. Ömer Özruna Ä°stanbul'da vefat etmiÅŸtir.
Firma:Ömer-RüÅŸtü Özruna Uzunçarşıbaşı cd. No. 79 Mercan, Beyazıt 

MÎKAÄ°L / MÄ°KE ZÄ°LCÄ°YAN (1906-1978)

Ä°stanbul'da doÄŸmuÅŸtur. Ermeni asıllıdır. Dedesi Kerope tarafından Samatya'da kurulan atölyede zilciliÄŸi devam ettirmiÅŸ ve yaptığı ziller dünya çapında ün kazanmıştır. Bekar ve çocuksuz olarak Ä°stanbul'da ölmüÅŸtür. M. Zilciyan'ın ölümün den sonda kalan aile efradı da Amerikaya göçtüÄŸünden ÅŸimdi bu aile den kimse kalmamıştır. Etem Ruhi Üngör'ün Koleksiyonunda bulunan 30 cm. ve 50 cm. çaplı 2 adet zilin üzerlerinde gömme damga ile ÅŸu ibareler yer almaktadır : l cm. kadar büyüklükte bir ay-yıldız ve etrafım çevreler ÅŸekilde "Made in Turkey" yazışı, onun altında K. Zildjian ve onun da altında ZILDJIAN bulunlmaktadır. (daha geniÅŸ bilgi için Bkz.:)

1- Fuat Duyar, "Dünyaya îhraç EttiÄŸimiz Bir Meta: Bando Zili" Cumhuriyet (?), 5. 8.1953

2- Nuri Sami Koral, "Memleketimizin Dünyaca Åžöhreti Olan Çalgısı: Zil, Havadis, 4. 9.1960

3- Nuri Sami Koral "Çalparalarımız" Mûsikî Mecmuası, no. 188, Ek, 1963

4- Ergun ÇaÄŸatay, "Dünyanın En Ünlü Zilleri Ä°stanbul'da Yapılıp ihraç Ediliyor" Cumhuriyet, (21. 4.1976)

ÖMER UYSAL (1909 - ?)

Kastomonu Cide'de doÄŸmuÅŸtur. Ä°stanbul Tahtakale'de aÄŸaç tornacılık yapmakta iken 1949 yılından itibaren zurna ve kaval imaline baÅŸlamış ve kendisi ile iÅŸyerinde görüÅŸtüÄŸüm 10. 7.1967 tarihine kadar 40 yıl içinde 70 bin kaval, 50 bin Zurna yaptığım beyan etmiÅŸtir. Çalmayı ve yapmayı kendi kendine öÄŸrenmiÅŸtir. Ä°stanbul'da vefat etmiÅŸtir.

HADÄ° EROÄžLUER (1910 -1990)

Ä°stanbul'da doÄŸmuÅŸtur. Küçük yaÅŸta Hamza ustanın yanına çırak olarak girmiÅŸ, lütiyeliÄŸi ustasından öÄŸrenmiÅŸ ve Aksaray'da açtığı dükkanında da yanına aldığı oÄŸlu Engin'i yetiÅŸtirmiÅŸtir. Daha sonra dükkanım CerrahpaÅŸa'ya nakletmiÅŸ ve o dükkanda çalıştığı sıralarda vefat etmiÅŸtir. Dükkanı on yıldan beri oÄŸlu devam   ettirmektedir. BaÅŸlıca ud olmak üzere, tanbur, kanun, kemence vs. yapmıştır. Firma: Hadi  Engin EroÄŸluer CerrahpaÅŸa cd. NakÅŸi Sokak No. 23Aksaray-îstanbul  Tel: (0212) 589 19 39 - 586 19 54

KUMKAPILI ZÄ°YA USTA (1910? - ?)

Tanbur ve Ud yapmakla tanınmıştır.0

AGAH ÎDEM (1910? - ?)

Kumkapı NiÅŸanca Türkeli cd. TurakeÅŸ Sokak No. 2-1 dükkanında Ud ve Tanbur yapımı ile tanınmıştır. Firma: Kumkapı NiÅŸanca Türkeli Cad. TurakeÅŸ Sokak No. 2-1 Ä°STANBUL

SÜLEYMAN SUAT SEZGÄ°N (1910- ?)

AkÅŸehir'de doÄŸmuÅŸtur. EskiÅŸehir" e yerleÅŸerek 18 yaşında ud çalmaya baÅŸlamış ve 1950 yılında Mersinli Kemal ustadan çalgı yapımcılığım öÄŸrenmiÅŸtir.BaÄŸlama ve mandolin tipi çalgılar yapmıştır. Daha sonra; "Ahenk" adım verdiÄŸi CümbüÅŸ tipi (fakat aÄŸaçtan) çalgılar da yapmış ise de bu çalgılar yaygınlık bulmamıştır. Ahenk çalgısının tanıtımı hakkında Darülelhan' a yazdığı yazıya aldığı cevapta belirtilen birkaç husus dikkat çekicidir. Darülelhan MüdürlüÄŸü "AHENK" tarafımızdan tedkik edilerek alaturkada bütün makamatı muhtevi ve kullanmaÄŸa elveriÅŸli olduÄŸu anlaşılmıştır. Genç ve kudretli sanatkarlarımızdan Süleyman Suad bey tarafından icad edilen bu yeni mûsikî alatı mevcut çalgıların en ahenklisi ve en çok duygu ve ihtizaz yaratanıdır. En tatlı ve en çok kalbe dokunan seslerin aÄŸaçtan mamul mûsikî alatlarında oldugunu göz önünde bulunduran san'atkar Ahengi aÄŸaçtan yapmış olmakla beraber vücuda getirdiÄŸi yenilikler ve hususiyetler sayesinde bu zarif alette bir de çok müessir madeni ses çıldırmaÄŸa muvaffak olmuÅŸtur. Daha ilk yapılarım gördüÄŸümüz bu çalgının atide büyük mevkisi olacağım beyan eder ve bu muvaffakiyetinden dolayı genç san'atkarı tebrik ederim. 141121 932 Darülelhan Müdür ve Müessisi Halim HÎLMÎ

MÄ°THAT ARMAN (1910 -1987)

Selanik'te doÄŸmuÅŸtur. 5 yaşında iken ailece Samsun'a göç etmiÅŸtir. Babası Osmanlı ordusu paÅŸalarmdandır. Küçük yaÅŸlarda keman çalmaya heves etmiÅŸ ve keman öÄŸrendikten sonra da keman yapımma yönelerek onda da baÅŸarılı olmuÅŸ ve Samsun' da bir atölye açmıştır. 1936 yılında Ankara'da açılan "Cumhuriyet Sergisi"ne yaptığı kemanlarla katılarak büyük ilgi toplamıştır. Hatta eserleriyle Atatürk'ün de dikkatim çekerek bir madalya ile ödüllendirilmiÅŸtir. Aynı yıl Ankara Devlet Konservatuarı'nda Alman Lütiye Heinz Sohafrat yönetiminde kurulan çalgı yapım atölyesine asistan olarak kabul edilmiÅŸ ve bu hoca yaranda 3 yıl çalıştıktan sonra 2. Dünya Savaşı'nın baÅŸlaması üzerine hocanın Almanya'ya dönüÅŸünden sonra aynı atölyenin ÅŸefi olmuÅŸtur. Daha sonra aynı atölye konservatuarın yapım bölümü haline getirilmiÅŸtir. Bu bölümün ilk mezunlarından olan Bahri Yakut ve Ä°brahim Sakarya M. Arman' m yanında asistan olmuÅŸlardır. Bir çok lütiye yetiÅŸtiren M. Arman'ın, bugün Ä°TÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı Enstrüman Yapım Bölümü BaÅŸkanı lütiye Cafer Açın da öÄŸrencisidir. Nevmiye hanımla evlenen Arman'ın ÅžimÅŸek adlı bir oÄŸlu ve Yıldız adlı bir kızı vardır. Ankara'da vefat etmiÅŸ ve Samsun'da topraÄŸa verilmiÅŸtir.

SADIK BÜYÜKÇAÄžLAR (1911-1992)

Kırım'da doÄŸmuÅŸtur. 9 yaşında iken ailece Türkiye'ye göç etmiÅŸtir. Henüz 13 yaÅŸlarında iken Ä°stanbul'daki zamanın çalgı yapım ustalarından lütiyeliÄŸi öÄŸrenmeye baÅŸlamıştır. Ayrıca bu yıllarda bazı mûsikî cemiyetlerine devam etmiÅŸtir. 1939 yılından 1980 yılma kadar ut, cümbüÅŸ, baÄŸlama tipi çalgılar, mandolin ve darbuka ile çeÅŸitli çalgıların muhafaza kabı, tel ve akort vidası gibi eksesuarlar ile plastik flüt de imal etmiÅŸtir. Ayrıca yurt içinde imal edilmeyen çeÅŸitli çalgıların ithalini de yapmıştır.Ud ve cümbüÅŸ çalmıştır. Ä°stanbul'da vefat etmiÅŸtir. 

DÄ°KRAN NÄ°ÅžAN (1911-1999)

Diyarbakır Egil kazasında doÄŸmuÅŸtur. Ermeni asıllıdır. Henüz 12 yaÅŸlarında iken Diyarbakırlı Maybali adında bir Ermeni ustadan aÄŸaç torna da zurna, çeÅŸitli kavallar, dillli düdük, dilsiz düdük (çığırtma), mey yapımım öÄŸrenmeye baÅŸlamış ve sonradan ustalaÅŸmıştır. Yaptığı çalgıları motorsuz "Çırık" denen el tornası ile yapar. Kendisi ile konuÅŸtuÄŸum 1968 yılında, o zamana kadar 40 bin kadar çalgı yaptığım söylemiÅŸtir. YaÅŸlılık nedeniyle 1973 yılında çalışmayı bırakarak Ä°stanbul'daki Surphaç Ermeni Lisesi müdürü oÄŸlu Hayik NiÅŸan'ın yanına dönmüÅŸtür.

Prof. EMÄ°N CENKMEN (1911-1993)

Ä°stanbul'da Kadıköyü'nde doÄŸdu. Kadıköy Ä°talyan Lisesi'ni bitirdi. 1934 yılında Fazilet Cenkmen ile evlendi ve Atilla (1934) adında bir oÄŸlu oldu. Esinden ayrıldıktan sonra 1940 yılında Roma'ya müzik tahsiline gidip orada iki yıllık eÄŸitimden sonra oradan Paris'e giderek Schola Cantorum'un ÅŸan bölümünden müzik profesörü olarak mezun oldu (1948) Paris'te bir müddet ÅŸan hocalığı yapmış ve Ä°sviçre'li Cecile hanımla evlendikten sonra Ä°stanbula döndü. Bu ikinci evliliÄŸinden de Metin (1957) adında bir oÄŸlu oldu. 1947-1948 yılları arasmda, 15 günde bir yayınlanan "Mûsikî Ansiklopedisi" adında bir dergiyi 22 sayı yayınladı. Bu arada yurt dışmdan nefesli saz ithalatçılığı yaptı ve o sıralar ithal kısıtlaması karşısında 1952 yılında Ä°talya'dan bir usta getirterek "Sol ve si bemol klarnet" imaline baÅŸladı. Bu imalatı 1987 yılma kadar devam etti. Yılda 200-250 kadar klarnet imal etmiÅŸtir. 1944-1949 yılları arasmda Ä°stanbul'daki çeÅŸitli gazetelerde müzik makaleleri yayınlamıştır. 1945 mayısmda Ä°st. Åžehir Tiyatrosu Dram bölümünde "Köroglu" Operası 1946'da Ses Opereti'nde "Adalı Kız" ve "Yosma" operetleri temsil edilmiÅŸtir. Bazı tiyatro temsillerinde de rol almıştır. 1947 yılında "Osmanlı Sarayı ve Kıyafetleri" isimli bir kitabı yayınlanmıştır. Piyano, gitar ve ud çalardı. Ä°stanbul'da vefat etmiÅŸtir. 

HALDUN MENEMENCÄ°OÄžLU (1912 -1972)

Üsküdar'da doÄŸmuÅŸ ve gençliÄŸi Kadıköy Acıbadem'de geçmiÅŸtir. Hocasız olarak 7 yaşında keman çalmakla mûsikîye baÅŸlamış ve 13-14 yıl keman çaldıktan sonra bir gün Kemal Niyazi Seyhun'u dinledikten sonra kemençeye heves ederek yine hocasız olarak vefatından bir yıl öncesine kadar kemence çalmıştır. Yüksek Ticaret Mektebi'nden mezun olduktan sonra 14 yıl bankacılık ve sonra da özel muhasebecilik yapmıştır. 1937 yılında Ankara Radyosu'na girip burada iki yıldan fazla kemence sanatkarı olarak çalışmıştır. Ä°stanbul Radyosu'nda Haluk Recai adı ile (1950-1972) arasmda çalışarak emekli olmuÅŸtur. Kemence icrakarlığı yarımda bestekarhkla ve lütiyelikle de uÄŸraÅŸmış kemence ve tanbur yapımında ün kazanmıştır. Ä°stanbul'da vefat etmiÅŸtir.

Kaynak:www.turkmusikisi.com

bottom of page