top of page

KLASÄ°K TÜRK MÜZİĞİ

Özetleme

Yukarıdan beri ATATÜRK'ten HÂTIRALR baÅŸlığı altında arzettiÄŸim bilgilerim, özellikle ATATÜRK'ün musıki anlayışı ve görüÅŸlerinin ışığı altında düÅŸüncelerimi, özetlemeÄŸe çalışayım.

Dr. Karl Jansen adında bir düÅŸünür: "Musıkinin estetik duyguların geliÅŸmesine yardım etmesinden baÅŸka, ahlâkî kuvvet ve tesiri o kadar büyüktür ki, onu halk kitlelerinin anlayıp faydalanabilecekleri ÅŸekle sokmak mecburiyeti vardır" diyor.

Bu sözün ifade ettiÄŸi gerçek, her ÅŸeyden önce, musıki sanatkârının üstün kabiliyetini musıki, sâdece kulak zevkini üstün tutan bir araç olarak deÄŸil, aynı zamanda ÅŸekle ait niteliklerini, düÅŸündürücü yanı, kültür canlılığı, zevkte ve kültürde üstün seviyeye ulaÅŸtırabilecek ve yaygın eÄŸitim vasıtası olabilecek canlılığı ile düÅŸünmek gerekir.

Bilinen bir gerçektir ki, temel kaynak olarak dil, tarih, edebiyat, her sanat, düÅŸünce ve duygu gibi milletlerin özelliÄŸini yapan unsurlar arasında, insan topluluklarının ve ırkının büyük sentezi görülür.

Büyük ATATÜRK, bunu derinden hissetmiÅŸ, engin bir kavrayışla, bu gerçek görünüÅŸ karşısında, milli ve mâÅŸeri seciyesini korumak ÅŸartıyla, batıya yönelik bir musıkiye sahip olmamız gerektiÄŸini vurgulamışlardır.

Yine bir gerçektir ki, sanat hangi branÅŸda olursa olsun, insanı ve tabiatı anlatmak ister. Yâni tabiatın tüm varlığı içindeki seslerden, renklerden, ÅŸekillerden, motiflerden, çizgilerden faydalanmak ister.

Özellikle ses, ritm, ezgi gibi baÅŸlıca önemli unsurlar taşıyan musıki (yakılmasını etkileyen olayların da kuvveti nisbetinde) her ÅŸeyden önce, insanın düÅŸünce ve duygu dünyasını aksettirir. Nasıl ki, sanatta deÄŸiÅŸme, geliÅŸme ve yeniliklere uymak ve bu kültürden faydalanarak baÅŸka bir deyimle, bu geliÅŸmeleri ve yenilikleri bu kültürün içine yerleÅŸtirmek, musıkide daha da geniÅŸ anlam taşımaktadır.

Büyük ATATÜRK'ün "musıkide yeni deÄŸiÅŸikliÄŸe ölçü olarak..." gösterdiÄŸi ve iÅŸaret ettiÄŸi yol, kanaatimizce budur.

ATATÜRK, bu sözleriyle, gerçek Türk musıkisinin batıya yönelik çalışmaların, batı özenticiliÄŸiyle olmayacağını, kesin bir ifade ile vurgulamıştır. Türk musıkisini hiçe sayarak, batı musıkisinin, kolay ve geçerli olan hafif müzik kaynaÅŸmaları içinde, özellikle Türk seslerini yozlaÅŸtıran kötü hareketlerin ATATÜRK içinde yaÅŸasaydı, herhalde Sarayburnu musıki için söylediklerinin çok daha ağırını, belki de kesin bir direktif ÅŸeklinde söylerdi.

Türk milletinin kendisine has alışkanlıklarını, tarihini, kültürünü, huyunu, ahlâkını çok iyi bilen ATATÜRK, bilim ve teknik sahalarında batıdan alınabilecek örnekler olduÄŸunu takdir ediyor, ancak kültürde ve sanatta köklü bir tarih ve geleneÄŸe sahip bir milletin rastgele ve gözü yumuk batı taklitçiliÄŸi ve özenticiliÄŸiyle yozlaÅŸmasına kesinlikle karşı çıkıyordu.

Büyük ATATÜRK, Türk musıkisinin ileri seviyeye ulaÅŸmasında, çareler ortaya koyarken, daha önce dinlediÄŸi, pek çok görüÅŸ ve düÅŸünceleri de deÄŸerlendirmek büyüklüÄŸünü göstermiÅŸtir. Nitekim, metinde adı geçen Dr. Åžükrü Åženozan'ın Türk musıki konusundaki oldukça uzun sözlerimi sabırla dinleyerek, bunu bir olarak nitelendirmiÅŸ konferans, olarak nitelendirmiÅŸ istifade ettiÄŸini söylemiÅŸtir. Buna göre Türk musıkisi çoksesli olmalıdır, armoniye gidilmelidir, ama bu nasıl yapılmalıdır_? Tek çare musıkimizin tonal yapısına özellikle kültür canlılığına ve ruhuna uygun düÅŸecek bir çokseslilik bahis konusudur.

Musıkimizin, özellikle halk musıkimizin yapısındaki elveriÅŸli aralıklarında (dörtlü, beÅŸli, sekizli... gibi) faydalanılmalıdır.

Dr. Åžükrü Åženozan'ın aÅŸağı yukarı ileri sürdüÄŸü baÅŸlıca çâre bunlardır.

Burada önemli olan tekrar edelim ki Türk musıkisinin abideleÅŸmiÅŸ eserlerine dokunmamak, bunları sanat incelikleri uslup ve aslî deÄŸerleriyle muhafaza etmektir.

Musıkimizin yapısındaki çoksesli unsurları canlandırmak, Türk kulağına yabancı gelmeyecek bir düzen tutturmak, bu hazırlığın sonucu olarak, ÅŸekle ait teknik imkânlardan faydalanmak.

Bu demektir ki, sanatta duyguda büyük bir incelik ve kültür canlılığı gösteren musıkimiz, icrada geleneksel ölçüler ve kurallar içinde yapısındaki elveriÅŸli imkânlardan faydalanarak, yeni deÄŸiÅŸikliklere ölçü olabilecek çalışmalara yönelmediÄŸimiz sürece musıkimizde bu keÅŸmekeÅŸ sürüp gidecektir.

Yabancı bilim ve sanat mensuplarının, musıkimiz hakkındaki görüÅŸlerini deÄŸerlendirmekte fayda vardır.

"Bu güzel eserlerde (yâni Türk musıkisinde) parçaların müziÄŸini, inceliÄŸini ve deÄŸiÅŸen havasını verecek ruhu bulmak, güçtür. Aynı ses tonu ve edâsıyla baÅŸlayan ve biten bir icra tarzı vardır. Bu, Türk ÅŸarkıcılarının vision Artistique taraflarının noksan olduÄŸunu göstermektedir."

Bu yabancı görüÅŸ aslında isabetlidir. Ancak, her ÅŸeyden önce musıkimizin, özellikle halk musıkimizin hareket ve canlılık ifade eden yapısına uygun bir icra düzeni ile, yapısını etkileyen olayların, özellikle tabiat motiflerinin deÄŸer ölçüleri içinde yaÅŸatılması gereÄŸinin bir ifadesi olarak ileri sürülmüÅŸ bir görüÅŸtür. Bu yapılmadığı içindir ki, yabancı görüÅŸlerin teÅŸhisi kuvvet kazanmaktadır.

Büyük ATATÜRK'ün ÅŸu sözlerini hatırlayalım "Beyler, ÅŸu gördüÄŸünüz küçük sazın baÄŸrında bir milletin kültürü dile geliyor. Bir milletin kültür ve sanat hareketlerini ve seviyesini, milli geleneklerine baÄŸlı kalarak, medeni dünyanın kendisine ayak uydurmaya mecbur olduÄŸumuzu unutmamalıyız. Bu küçük sazın baÄŸrından kopan naÄŸmeleri, bu istikamette geliÅŸtirmeye ve deÄŸerlendirmeye ehemmiyet ve kıymet verilmelidir.

Yol ATATÜRK'ün gösterdiÄŸi yoldur. ATATÜRK bir ışık tutmuÅŸtur. Onun tuttuÄŸu meÅŸalenin ışığı altında yapılması gereken çok ÅŸeyler vardır.

Bu ışıklı yol Türk musıkisini batı tekniÄŸi ve usulleriyle, muntazam armoni ve kontrpuan, füÄŸ gibi düzen içinde, ÅŸekle ait örgülerle, çok sesli hâle getirmek, kendi yapısı içindeki milli hareketleri, nüansları canlandırmak koÅŸulları içinde çalışmakla gerçekleÅŸir.

ATATÜRK, Türk musıkisini seviyordu, ama hiçbir zaman, bu musıki böylece yerinde saysın demiyordu, dememiÅŸtir. Musıkinin yeni deÄŸiÅŸikliklere ölçü olabileceÄŸine ve ileri Türk musıkisinin gideceÄŸi yolun bu pasajdan geçeceÄŸine inanıyordu.

Büyük ATATÜRK, milli ruhu, milli benliÄŸi, milli karakteri, milli terbiye ve ahlâkı zedeleyici denemelerle bu iÅŸin baÅŸarıya ulaÅŸacağı bir yana, bu hareketleri ÅŸiddetle kınamıştır. Milli kültüre, toplumun deÄŸerlerine saygılı olmayı, tekniÄŸe dayanan, dolayısıyla kulak terbiyesi bakımından da faydalı olabilecek yenilikler getiren, ÅŸuurlu çalışmaların gerçekleÅŸtirilmesi onun baÅŸlıca idealiydi.

BaÅŸarıların rastgele, ya da kısa devirler yaÅŸatan dipsiz, temelsiz, milli heyecandan mahrum, yüzeyde çalışmalarla denemelerle, birtakım başıboÅŸ akımlarla ileri götürülemeyeceÄŸini biliyordu.

Her ÅŸeyden önce, okullardan baÅŸlayarak, özellikle radyo, televizyon, plâk gibi etkin ve yaygın eÄŸitim vasıtalarının geniÅŸ halk topluluklarına verecekleri musıkiyi belirleyebilecek seviyeye ulaÅŸtırmaları gerektiÄŸine de ATATÜRK çeÅŸitli vesilelerle iÅŸaret etmiÅŸtir.

Batının yüksek sanatını kavrayabilmek için, geniÅŸ kültüre ve ileri sanat anlayışına ihtiyaç olduÄŸu gerçeÄŸi karşısında, bu ortamı hazırlatmak aslında devletin baÅŸlıca vazifesi olduÄŸu için, her ÅŸeyden önce devlet kulağı kendi öz musıkisiyle dolmuÅŸ halk topluluklarına, bu deÄŸer ölçüdeki musıkiyi, piyasadaki yozlaÅŸmalardan kurtarmak suretiyle, ilk ağızda kalitesizliÄŸi ortadan kaldırmak durumundadır.

Türk musıkisine yenilik getirmekte baÅŸlıca kaynak olan, halkın sevdiÄŸi gerçek sanat musıkisi ve halk musıkisi literatüründen faydalanacak bir ortam yaratmakla mümkün olduÄŸunu, yine ATATÜRK'ümüzün sözlerinden çıkarmamız mümkündür.

Ana ilkeyi tespit ederken ve devletin musıki politikasına geçerken, büyük ATATÜRK'ün düÅŸüncelerine paralel olarak, bazı kritik noktalara da deÄŸinmek gerekmektedir.

Türk milletinin, her sahada baÅŸarı gücüne sahip olduÄŸu, tarihinde oluÅŸturduÄŸu, sanat eserleriyle meydandadır.

Büyük ATATÜRK, her baÅŸarıyı TürklüÄŸün bu meziyeti, duyarlık ve yürek bütünlüÄŸü ile izah etmiÅŸtir. "NE MUTLU TÜRKÜM DÄ°YENE" sözünü bu duygu zenginliÄŸi ve yürek bütünlüÄŸüyle söylemiÅŸtir.

Kaynak: www.kultur.gov.tr

bottom of page